VERGİ
HAFTASI VE İNÖNÜ
İsmail KARA
Her
yıl mart ayının ilk haftası, Maliye Bakanlığı gelir idarelerince, adeta bir
bayram havası içinde kutlanır.
Vatandaşlarımıza
ve vergi ödemekle yükümlü olanlara (mükelleflere) “verginin önemi” üstüne
çeşitli mesajlar verilir.
Vergi
bence en basit bir şekliyle şöyle tarif edilebilir; vatandaşların devlet
yönetimine ve ülke hizmetlerine katılım payıdır. Bir bakıma, kazanca göre
verilen “zekât” dan pek farklı değildir.
Vergiler
olmasa, devlet hizmetlerini veremez. Çok az sayıdaki ülkede, devletin vergi
dışında yeterli gelir kaynakları vardır ve oralarda ya hiç vergi yoktur, ya da
çok düşük oranlardadır.
Vergi
deyince de aklımıza en çok gelir ve kurumlar vergisi gelir.
Gelir
vergisi, gerçek bağlamda her yıl mart ayında kişisel gelirlere dayalı olarak verilen
beyannamelere göre tahahkuk ettirilir (hesaplanır) ve ödenir. Kurumlar
vergisinin beyan ayı ise nisan ayıdır. Kurumlardan maksat, ticaret şirketleri
ve benzeri kuruluşlardır.
Bunların
dışında her gün ödediğimiz bazı vergiler de var. Örneğin KDV (Katma Değer
Vergisi)… Satın aldığımız ürünlerin hemen hemen tamamı için ödenen bedele KDV
de dahildir. Ya da başka tüketim vergileri öderiz.
Yukarıda
verginin zekâttan farklı olmadığını söylemiştik. Bu sebeple vergi ödemek bir
vatandaşlık borcu olduğu kadar, kutsaldır da…
Ben
de Maliye Bakanlığında vergi memurluğundan başlayarak, bazı görevlerde
bulundum.
Bugün
Selanik Caddesinde bulunan Çankaya Vergi Dairesinin bir zamanlar değerli bir
mükellefi vardı; İsmet İnönü… Merhum İnönü’yü ve eşi Mevhibe hanımı, orada
bizzat gördüm. Verginin kutsiyetine inanan İnönü
vergisini vergi dairesine bizzat gelerek kendi eliyle öderdi. Ben bunu hiç
unutmuyorum ve de unutamam.
Gönlüm
ister ki; vergi mükelleflerimiz ve tüm vatandaşlarımız (yasa koyucular ve
maliyeciler dahil) İnönü gibi verginin kutsiyetine inansın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder