27 Ağustos 2012 Pazartesi

Kediler ve İnsanlar

KEDİLER VE İNSANLAR

Sokaklarda, caddelerde, parklarda dolaşırken hep aklıma kediler geliyor.

Kediler ne kadar temiz yaratıklar...Kakalarını toprağa yapmadan önce, biraz kazarak bir çukur açarlar. İhtiyaçlarını giderdikten sonra o çukuru kapatırlar. Üstüne üstlük bir de kontrol ederler; acaba iyi kapattılar mı?..

İnsanlara gelince, her yeri kirletmekte son derece ustalar. Çekirdek yerler sokak, cadde, park demezler; kabuklarını oldukları yere atarlar. Az ötedeki çöp kutusuna giderlerse zahmet olur. Piknik yaparlar, atıklarını orda bırakırlar. Ellerindeki boş sigara paketlerini, kâğıt parçalarını, su içtikleri pet şişeleri, otolarının camlarından bile rahatça caddeye sokaklara fırlatıverirler. "Fırlatma!" diye bağırsan, kavga çıkarırlar. Ak kaşık olurlar. Şu çağda bazı apartman sakinleri, pencereden aşağıya halı çırpar, çöp atar, kirli su dökerler. Bütün bu ve bunun gibi olaylardan dolayı güzelim şirin parklarda, cadde ve sokaklarda insana yakışır temizliği görmek çok zordur. 

Düşünen bir varlık olan insanlar, çoğu kez içgüdüsüyle hareket eden kediler kadar olamazlar. Neredeyse kakasını bile altına yapıp gidecek derecede temizlik fukarası insanlar vardır. Hele böylelerini o tertemiz kedilerle kıyaslamakta zordur.

Parklar, caddeler, sokaklar ve benzeri yerler ortak malımızdır. Ortak mallar aslında daha iyi korunması gereken yerlerdir. Evinizde de çöplerinizi, yemiş kabuklarını ortaya atıyor musunuz? Yoo... Ama eviniz kendinize aittir. Dilerseniz atabilirsiniz. Dışarıdan hiçbir kimse karışamaz, karışmaz. 
Ortak kullanım alanları için neden titizlik göstermiyoruz o halde? Diyeceksiniz ki, "Eğitim, ğitim, eğitim"...
Ya kardeşim, kediler öyle temizlik içgüdüsü için hangi eğitimi görüyorlar acaba?.. Söyler misiniz?

İsmail KARA

24 Ağustos 2012 Cuma

Orman Yangınları

ORMAN YANGINLARI

Ülkemizde her yıl hektarlarca ormanımız çıkan yangınlarla yok oluyor. Başka bir deyişle aziz vatanın akciğerleri iflas ediyor.

Yalnız kendi ülkemizde değil, dünyanın neresinde olursa olsun, orman yangını haberlerini duyduğum zaman, tüylerim diken diken olmakta, renkten renge girmekteyim. Hatta çoğu kez gözlerimden yaşlar dökülüyor,yüreğimden adeta bir yerler sökülüyor.

Orman doğanın en güzel süsü, en verimli bitki örtüsüdür. Bulunduğu yerlere bereket, yağmura, toprağa harekettir. Onu kasten, ya da ihmalen yakmak; vatana, dünyaya, insanlığa ihanettir. İhaneti bir yana bırakın,cinayettir.

Ormanlar, hatta tüm ağaçlar milletin ortak malıdır. Bizlere emanettir. Milli geleneklerimize göre,herkes kendi varlıklarından ziyade emanetlere daha iyi sahip çıkar, daha iyi korur.

Kapımız ve eşiği ağaçtan... Kalemimiz, kitabımız, defterimiz ağaçtan. Çoğunlukla evimizin tavanı, tabanı,penceresi ağaçtan. Her yanımızda ağacın eseri var. Ormansız, ağaçsız her yer insanlara dar. Ağaca, ormana her zaman muhtacız. Onlar bize yar.

Ormanlarımız,vatanın sadece akciğerleri değil, aynı zamanda kalbidir. İnsanlar nasıl akciğersiz, kalbsiz yaşayamazsa; vatan da, ağaçsız,ormansız olamaz, yaşayamaz. Ormansız, ağaçsız bir ülke çöl olur. Onlar çoğalıp gürleştikçe her yer gül olur.
Ormanlarımız böylesine yok olmaya devam ederse, gelecekte çocuklarımız, ecdatlarına lanet okuyacak ve onları belkide şöyle yadeceklerdir;

Ormanlarını yakan
Bir ırkın ahvadıyız.
Bizi çöllere atan
Atalar evladıyız.

İsmail KARA

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Yakınmalar

YAKINMALAR TÜKENMİYOR AMA, YİNE DE…
  
   Batmıyor bu dünya

    (Tevfik Fikret’in ölüm yıl dönümü dolayısıyla-Naklen)

    İnsanlığın evrimine katkıda bulunan sanatçı ve düşünürler, yaşadıkları dönemi ve toplumu zaman zaman acımasızca eleştirmişlerdir.

    Aşağıda değineceğimiz eleştiriyi lütfen okuyun!

    100 yıl önce ;
    Dönemin Osmanlı toplumunu ve basınını eleştiren ve Cevdet Kudret tarafından sadeleştirilen bu metin, Muallim Dergisi’nin 2.cilt 14 sayısında yayımlanmıştır. 1867-1915 yılları arasında yaşayan Tevfik Fikret, bu metni 2 Şubat 1908 tarihinde, günümüzden yaklaşık yüzyıl önce yazmıştır.

    Namuslu geçiniyor, alçak yaşıyorlar

    “En yakın arkadaşlarımın arasında, sokağa çıplak çıkmış bir adam duygusuyla titriyorum; herkesin vicdanı kapalı, örtülü; yalnız ben çıplak! Herkes hiç olmazsa kıafetlerle -ne diyeyim- mayasını örtüyor; herkes zamanın alçaklık süslerine bürünebiliyor; herkes namuslu geçinerek alçak yaşamanın kolayını buluyor; herkes bu rezalet havasında nefes alabilmek için bir kolaylığa, bir çareye, bir büyüye sahip…İşte kalem namusu, basın namusu, edebiyat namusu…O da öldü, o da çiğnendi. Gazetesinde bir jurnal sureti basamayanlar artık gazeteci sayılamıyor.

     “Bilir misiniz, bu zamanda namus, kılıfını kemirir bir cevherden başka bir şey değil… Size koşuyorum; elbette siz beni anlar, benimle ağlarsınız. Bayramın ilk günlerinden beri damarlarımın içinde bir kızgınlık zehiri dolaşıyor, kanımı kemiriyor; burada artık herkesin benden ürktüğünü, kaçmak istediğini görüyorum.

     “Herkes edepsizliğe hak veriyor; bana diyorlar ki; zaman haklıdır,akıllıdır; sen budalasın” Allahaşkına siz öyle yapmayın, siz bari deyiniz ki; sen budalasın; fakat zaman haklı, akıllı değildir”.

    “Yeisimin derecesini düşünemezsin, kardeşim, kendimi taşlara çarpacağım geliyor. Fakat hani benim yurtsever kanımla kirlenecekbir temiz taş”.


20 Ağustos 2012 Pazartesi

Yavaş yavaş intihar (2)

YAVAŞ YAVAŞ İNTİHAR (2)

SİGARA İLE İNTİHAR (Ya da tersine öğütler)

Evin hanımı balkondaki eşine seslendi; “Osman yine mi sigara içiyorsun orada?” Osman; “Evet, hanım”. Hanım; “Bilmiyor musun, sigara insanı yavaş öldürür”. Osman; “İyi ya hanım, benim de acelem yok zaten”.
Bu fıkrada olduğu gibi sigara da gerçekten insanın sağlığını mahveder. Yani yavaş yavaş öldürür. Günden güne sigara içenlerin sayısında gözle görülür bir artış var. Eskiden hanımlar, hanımefendiler sokaklarda sigara içmezlerdi. Belki de utanırlardı. Şimdi tam tersine… Nerdeyse erkekleri de sollayacaklar. Hatta bazen hamile hanımları ve kucağında çocuğu olanları bile sigara içerken görmekteyiz.
Annem astım hastası… Sık sık Sanatoryum Hastanesine gidiyorum. Oldukça çok hasta görüyorum. Çoğunluğu, sigara yüzünden oradalar. Giderseniz siz de göreceksiniz. Dilerseniz hastalanınca gidersiniz.
Ben şimdi tersine öğütlerde şunları söyleyeceğim;
-İnsan vücudunda en az 25 çeşit rahatsızlığa, hasara sebep olmayan sigaranın dumanında uzmanlarca 4 bin çeşit zararlı maddenin bulunduğu söylenmiyor.
-Sigara kanı pıhtılaştırmaz, normal akışkanlığını kaybettirmez. Tansiyonun yükselmesine, organlarda yıpranmasına ve yorulmasına neden olmaz.
-Kalbin yükü de ağırlaşsa da, zamanından önce yorgun düşmez. Arızalar olmaz.
-Pıhtılaşan kanın damarlarda bıraktığı tortu artmaz. Damarlar sertleşmez, tıkanma olmaz. Özellikle kalbe daha uzak olan ayak parmakları, bacaklar, eller ve kollardaki damarlar öncelikle tıkanmaz; söz konusu organların kesilmesine kadar giden acı sonuçlar yaşanmaz.
 -Böbreklerin çalışması eski hızını kaybetmez. Kanda bulunan üre, ürik-asit ve diğer zararlı maddeler vaktinde atılamadığı için organizmalarda rahatsızlık  ve tahribat olmaz.
-Çok ince damarlarla donatılmış insan beyninin çalışması zorlaşmaz, beyinde de hasarlar, tıkanma ve tümörler oluşmaz.
-Gözler iyi görme özelliğini yitirmez. Göz tümörleri, katarakt gibi rahatsızlıklar meydana gelmez. Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre sigara içenlerde renk körlüğünün içmeyenlere göre ileri boyutlarda olduğu tespiti yanlıştır.
-Sigara tiryakilerinin yarısı kanserden, dörtte biri kalp ile solunum yetmezliğinden ve enfarktüsten öldüğü doğru olamaz.
     * Beyin tümörlerinin % 99'u,
     * Beyin kanamalarının % 85'i,
     * Akciğer kanserlerinin % 90'ı,
     * Gırtlak kanserlerinin % 99'u,
     * Genç ve orta yaşlarda kalp rahatsızlığına dayalı ölümlerin % 80'i,
     * Kol ve bacak kesilmelerinin % 90'ı sigara kaynaklı değildir.
      "İnsan sağlığını tehdit eden sigaradan, eli silâhlı düşmandan kaçıyormuşçasına uzak kalalım" demiş bir uzman, haltetmiş.
İsmail KARA
Not: İnsanlar, öğütlerin tersini yapıyormuş genelde… Bu yazıyı ona göre hazırladım. Umarım yararlı olur.

18 Ağustos 2012 Cumartesi

Yavaş yavaş intihar

YAVAŞ YAVAŞ İNTİHAR (1)

CEP TELEFONUYLA İNTİHAR (Ya da tersine öğütler):

Cep telefonunun insan sağlığına etkileri konusunda şimdiye kadar birçok araştırmalar yapılmıştır. Buna göre uzmanlar kullanıcılara bazı önerilerde bulunmuşlardır. Önerileri okuyan, duyan, bilen insanlarımız dahi; maalesef hiç aldırmıyorlar ve yavaş yavaş intihar ediyorlar. Uzmanlar sanki şunları diyorlar;
-Telefonunuzu kalp, beyin, böbrek, karın ve baş bölgenizde ya da onlara  en yakın yerlerde taşıyın tutun e mi?..
-Kablolu kulaklık, blutut kullanmayın, hoparlör açmayın, telefonu kulağınıza sıkı sıkı dayayın!
-Görüşmeleri en fazla (3) dakika gibi kısa tutmayın, uzun uzun konuşun!
-Uyurken telefonu en az 1 metre uzağa değil, vücudunuza en yakın bir yere koyun!
-Araç kullanırken de bol bol telefonla konuşun! Kaza yapma riskiniz artmaz.
-Çocuklar (12 yaşından küçükler), hamileler istediğiniz kadar telefonla konuşun!
-Telefonunuzu bebek odasında, yatak odasında durdurun!
-Arama yaptığınızda hat bağlanana kadar da telefonu kulağınıza yapıştırın!
Sağlığın ne önemi var değil mi? Cep telefonu kullanırken de sağlık düşünülür mü? Cep telefonu kullanmanın da kuralları olur muymuş… Değil mi ya?

İsmail KARA

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Tarihte bugün


TARİHTE BU GÜN (15 Ağustos)
Tarihe baktığımızda hatırlanması gereken bazı önemli olayları seçiyor ve size de sunuyoruz:

1.(15 Ağustos 1984) pkk Şemdinli ve Eruh’ta jandarma karakollarına ve resmî dairelere ateş açtı; Bu tarihteki olaylar “pkk”nin ilk eylemleri olarak kayıtlara geçti.

2.(15 ağustos 2006) Şırnak’ta güvenlik güçleri ve teröristler çatıştı; Şırnak’ta yaşanan teröristlerle çatışmada 2 erimiz şehit oldu.

3.(15 Ağustos 1869) Süveyş Kanalı açıldı; Akdeniz ve Kızıldeniz’i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı açıldı.

4.(15 Ağustos 1914) Panama Kanalı açıldı; Kanaldan ilk defa gemiler geçti. Yani, hizmet vermeye başladı.

5.(15 Ağustos 1948) Ankara’da Millî Kütüphane açıldı.

6.(15 Ağustos 1960) Kıbrıs’ta Cumhuriyet ilân edildi;

7.(15 Ağustos 2007) Peru’daki depremde 514 kişi öldü; Peru’da 8.0 şiddetinde deprem oldu. 514 kişi öldü ve 1090 kişi de yaralandı.  

8.(15 Ağustos 1960) Kongo, bağımsızlığına kavuştu; Bir Fransız sömürgesi iken Kongo, bağımsızlığını ilân etti.

9.(15 Ağustos 1947) Hindistan bağımsızlığını kazandı; Hindistan bağımsızlığını kazandı ve J.Nehru da başbakan oldu.

10.(15 Ağustos 2002) Bodrum Sualtı Müzesi soyuldu; Yapılan soygunda Bizans Batığı’nın yer aldığı 1400 yıllık Şapel’de sergilenen 16 altın, 25 bakır sikke ve muhtelif değerler çalındı.

11.(15 Ağustos 1974) Kıbrıs’ta Rumlar 50 Türk’ü katletti;

12.(15 Ağustos 1951) Nazım Hikmet vatandaşlıktan çıkarıldı; Bakanlar  Kurulu kararıyla Nazım Hikmet Türk vatandaşlığından çıkarıldı.

13.(15 Ağustos 1919) Erzurum’da (e)rmeni terörü; Ermeniler Erzurum’un içinde 153, köylerinde 426 sivil ve masum Türk’ü katletti.

14.(15 Ağustos 1997) Gazeteci Işık Yurtçu, özgürlüğe kavuştu; Tam 2 yıl sekiz ay hapis yattıktan sonra Işık Yurtçu, serbest bırakıldı.

15.(15 Ağustos 1947) Pakistan devleti resmen kuruldu.

16.(15 Ağustos ) İbrahim Kafesoğlu, Macit Görkbek ve Semih Berksoy’un ölüm yıldönümü; Büyük bir tarihçi ve kültür adamı Prof.Dr.İbrahim Kafesoğlu (1914-1984), ünlü felsefe bilim adamı Prof.Dr.Macit Görkberk (1908-1993) ve yine ünlü opera ve devlet sanatçısı Semiha Berksoy (1910-2004)’un ölüm yıl dönümüdür bu gün…

Kaynaklar :
1.Küresel Almanak, Mustafa Nevruz Sınacı
2.İnternet siteleri.

Not: Değerli okurlar, “Tarihte Bugün” adında internet sitesi olduğu gibi diğer sitelerde de konu yer almaktadır. Bu nedenle 5 Ağustos’ta başladığım “Tarihte Bu Gün” seçki yazıma son veriyorum. Bilginize sunarım. Saygılarımla.

14 Ağustos 2012 Salı

Tarihte bugün (14 Ağustos)


TARİHTE BU GÜN (14 Ağustos)

Tarihe baktığımızda hatırlanması gereken bazı önemli olayları seçiyor ve size de sunuyoruz:

1.(14 Ağustos 1916) Bitlis’te (e)rmeni çeteleri 311 Türk’ü katletti; Masum ve korumasız sivil halka saldıran (e)rmeniler, 311 Türk’ü katletti.

2.(14 Ağustos 1908) Türk Basın Birliği kuruldu.

3.(14 Ağustos 1925) Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk posta pulları tedavüle çıktı.

4.(14 Ağustos 1945) Japonya’nın teslim oldu, 2.Dünya Savaşı sona erdi.

5.(14 Ağustos 1947 Pakistan bağımsızlığına kavuştu; Dost ve kardeş ülke Pakistan bağımsızlığına kavuştu.

6.(14 Ağustos 1934) SEKA (Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları); İlk kâğıt fabrikası temeli İzmit’te atıldı. 1936 da üretime geçildi. 1998 de özelleştirme kapsamına alındı. 2005 de de Sümer Holding bünyesine katılarak kapatıldı.

7.(14 Ağustos 1974) Ünlü Edebiyat Tarihçisi Nihat Sami Banarlı öldü;

8.(14 Ağustos 1985) Ressam Nazlı Ecevit öldü; Eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in annesi ünlü ressam Nazlı Ecevit öldü.

9.(14 Ağustos 1951) Kore Gazileri yurda döndü; 1800 kişiden oluşan ilk Kore gazi grubu yurda döndü.

10.(14 Ağustos 2001) Adalet ve Kalkınma Partisi kuruldu; Kısa adıyla AKP kuruldu ve genel başkanlığına da Recep Tayyip Erdoğan getirildi.

11.(14 Ağustos 2005) Bir Rum uçağı düştü ve 121 kişi öldü; Kıbrıs Rum kesimindeki Larnaka’dan Prag’a gitmek üzere havalanan bir yolcu uçağı
Atina’nın kuzeyinde Gramatikos dağlık bölgesine düştü ve 121 kişi öldü.

Kaynaklar;
1.Küresel Almanak, Mustafa Nevruz Sınacı
2.İnternet siteleri…

12 Ağustos 2012 Pazar

Tarihte bugün

TARİHTE BU GÜN (13 Ağustos)

Bu günün bir önemi var; “Uluslararası Solaklar Günü”…

Tarihe baktığımızda hatırlanması gereken bazı önemli olayları seçiyor ve size de sunuyoruz:

1.(13 Ağustos 1792) Fransa Kralı 16.Lui tutuklandı, Kral Lui Ulusal Mahkeme tarafından tutuklandı ve halk düşmanı ilan edildi.

2.(13 Ağustos 1889) İlk uçan balon için patent alındı; Alman Ferdinand von Zeppelin, sevk ve idare edilebilir balon için patent aldı.

3.(13 Ağustos 1918) BMW motor fabrikası kuruldu; Almanya’da ilk defa BMW motor fabrikası kuruldu.

4.(13 Ağustos 1923) Mustafa Kemal yeniden TBMM Başkanı seçildi. Tekrar TBMM Başkanlığına seçilmesi dolayısıyla Atatürk yaptığı konuşmada şunları söyledi; “Memletimizi mâmur ve halkımızı mesut ve müreffeh edeceğiz.Ümidimiz, azmimiz ve bilhassa milletimizin ve Yüksek Meclisinizin göstereceği birlik ve beraberlik;  ilerleme ve uygarlık yolundaki çalışmamızda elbette başarının kefili olacaktır”. 

5.(13 Ağustos 2004) 156 Kongo’lu Tutsi mülteci öldürüldü; 156 Kongo’lu mülteci Brundi’deki Gatumba mülteci kampında öldürüldü.

6.(13 Ağustos 1973) Zülfikar Ali Butto Pakistan Başbakanı seçildi; Butto, varlıklı bir aileye mensuptu. Berkeley ve Oxford üniversitelerini bitirdi. Pakistan’da avukatlık yaparken siyasete atıldı. Ticaret ve Dışişleri bakanlıkları yaptı. 1971 de başbakan oldu. “Muhaliflerin öldürülmesini emretti” iddiasıyla mahkemeye verildi. Mahkemenin idam kararı verdi ve karar 4 Nisan 1979’da uygulandı.

7.(13 Ağustos 1960) Orta Afrika Cumhuriyeti, bağımsızlığını ilan etti; Daha önce bir Fransız sömürgesi olan Orta Afrika Cumhuriyeti, bağımsızlığını ilan etti.

8.(13 Ağustos 1940) Alman savaş uçakları İngiliz havaalanlarını ve radar üslerini bombalamaya başladı. Yani 2.Dünya Savaşı başladı.

9.(13 Ağustos 1956) Okullara din dersi konulması kararlaştırıldı; İlk defa ilk ve  ortaokullarda din dersi okutulması kararlaştırıldı.

10.(13 Ağustos 1910) Hemşireliğin kurucusu Florance Nightingale öldü;

11.(13 Ağustos 1950) Tüm Türkiye’de “Muhtar seçimi” yapıldı;

Not: Dünya Solaklar Günü; Bazı iddialara göre dünya nüfusunun % 10’u solakmış. Dünya Solaklar Günü Türkiye’de ilk kez,13 Ağustos 2002’de kutlanmış.