TÜRK KADINI
---İsmail KARA---
Son yıllarda aile içi şiddetin ve kadına karşı yapılan zulmün artışı
karşısında, bir insan olarak çok üzülüyorum.
Zira şu en gelişmiş çağda insanın insana zulmü, hazmedilir türden değil…
Hayvanlara karşı yapılan eziyetlerin dünyaca kınandığı, hayvan haklarıyla
ilgili sivil toplum kuruluşlarının hızla çoğaldığı şu zamanda, insan haklarının
daha ziyade ön planda tutulması gerektiğine inanıyorum.
Özellikle Türk kadını için geçmişimize baktığımızda, bugünkünden çok
daha ileri konumda olduğumuzu söylersek, abartmış olmayız.
Türk kadınının sosyal ve siyasal boyutunu ele almak için öncelikle tarih
içerisindeki durumunu ve gelişim seyrini incelemek gerekir. Türklerin Orta
Asya’daki varlığından itibaren İslam dininin kabul edildiği 8. yüzyılın
ortalarına kadar olan dönemde, Türk kadını toplumsal konum bakımından büyük
ölçüde erkekle eşitti. Hun hakimiyetinin sürdüğü devirlerde devletin başı
hakan, eşi hatun ile birlikte devleti temsil ederlerdi. Türklerin ilk yazılı
belgeleri olan Orhun Kitabelerinde Türk kadınından saygı ile bahsedilir. Devlet
ve milletle ilgili önemli kararların alındığı kurultaylara hatunlar da katılır
ve etkili olurdu. Kadın erkekler gibi çok iyi ata biner ve kılıç kullanırdı.
Yine bu dönemde evli kadın kutsal sayılır, ona hakaret edenler şiddetle
cezalandırılırdı. Bilinen gelenek ve görenekler her yönüyle erkeklere denk
olduklarını ispatlamaktadır.
Kadınları hor görmeye,
aşağılamaya ve onlara çeşitli hakaretlerde bulunmaya, eza-cefa etmeye hiçbir
erkeğin hakkı yoktur ve de olamaz.
Bakınız Hz.Muhammed bir
hadisinde ne diyor; “Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir.
Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür”.
Kadınları hor gören kötü ve
aşağılık kimse olmayalım.
Kadın, aile içinde bir
öğretmendir, bir eğitimcidir. Zira milletimizin birer ferdi olan çocukları,
geleceğe onlar hazırlar. Bu itibarla Büyük Önder Atatürk de şöyle der;
“Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok kültürlü, daha fazla bilgili
olmaya mecburdurlar”. Öğretmen, nasıl bir saygınlığa sahip ise; kadınımız da
büyük bir saygınlığa sahiptir. Onları eğitimsiz ve geride bırakmaya da hiçbir
yönetimin, hiçbir şahsiyetin hakkı yoktur.
Kadınlarımıza önem verelim,
onların iyi yetişmesi, en azından aile içinde iyi bir eğitimci olmalarını
sağlamak için de azami gayreti gösterelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder