31 Mart 2015 Salı
25 Mart 2015 Çarşamba
CHP ANKARA 2.BÖLGE MİLLETVEKİLİ A.ADAYI
ANKARA
2.BÖLGEDEN A.ADAYI ERGEN;
“Elbirliği ile tüm engeller aşarız”
Ankara’nın
tanınmış işkadınlarından girişimci Selma Ergen 2.Bölgeden CHP milletvekili aday
adayı...
Ergen, şu günlerde 29 Martta yapılacak
olan ön seçimde listenin ön sıralarında yer alabilme heyecan ve gayretiyle,
seçim bölgesinde arı gibi koşturuyor.
Yüksek tahsilini işletmecilik alanında
yapan Ergen;
Emekli olduktan sonra 2000 yılından beri “Ergen
Sigorta Acenteliği ile Ergen Çevre İş Sağlığı ve Güvenliği Şirketleri”nde Genel
Müdür olarak çalışmalarını yürütürken CHP Yenimahalle ilçe teşkilatında
başkanlık dahil yönetimde aktif görevlerde bulundu. Ayrıca birçok sivil toplum
kuruluşunda da yönetim kademesinde görevler üstlendi.
Bu kez Haziranda yapılacak milletvekilliği
için aday adayı oldu.
Neden aday olduğunu da şöyle açıklıyor;
Bana
en çok sorulan sorulardan birisi şudur;
“Neden aday oldunuz?” Güzel bir soru…
Bu
ve benzeri sorular beni mutlu ediyor. Ünlü bir söz var. Denir ki;
“Sorgulamayan cahil, sorgulatmayan zalimdir”. Sorgulamalar,
değerli
seçmenlerimizin ne kadar aydın olduğunu gösteriyor.
29 Mayıs günü ön seçimde oylarını
kimlere vereceklerini çok iyi hesap ederler.
Gerek
belediyede çalıştığım, gerekse emekli olunca 2000 yılından beri aktif bir
şekilde görev yaptığım CHP’li bir arkadaşınız olarak ülkemizin yaşadığı siyasî,
sosyal ve ekonomik durumları yakından izlemekteyim.
Hep
beraber ilerlemesini istediğimiz bu ülkenin, pek çok alanda hızla geriye ve
çöküntüye sürüklendiğini üzülerek görüyoruz.
-Pek
çok zorunlu ihtiyaç maddelerine aşırı zamlar yapılırken; her yıl asgari ücret
çok az artırılıyor. Emekli ve memur maaşlarına çok komik zamlar yapılıyor. Bu
insanlarımızın yaşam koşulları zorlaşıyor. Tarıma gelince, bitme noktasına
yaklaştı. Köylülerimizin perişanlığı da had safhada…
Ben
işçi, memur, emekli ve köylülerimizin yaşam seviyelerini artırma ve onların
haklarını koruma konusunda halkımızın elçisi olmak için adayım.
-Gelir
dağılımında ve diğer alanlardaki adaletsizliğin, eşitsizliğin, her tür
hukuksuzluğun giderilmesi için sizlerle birlikte mücadele etmek için adayım.
-Kadınlarımızı
ve çocuklarımızı her türlü şiddet ile tacizden korumak için tüm önlemlerin
alınması konusunda azami gayreti göstermek için adayım.
-Çaresizlerin çaresi olmak, sorunlara geçici değil; kalıcı çözümler üretmeye özen göstermek için
adayım.
-Ulaşılamaz,
erişilemez bir vekil değil, her zaman rahatlıkla ulaşılabilir bir vekil olmak
için adayım.
Yeter ki elbirliği yapalım. Elbirliği ile tüm engelleri aşarız.
13 Mart 2015 Cuma
ÖLÜM YILDÖNÜMLERİNDE ONLARI ANIYORUZ
ÖLÜM YILDÖNÜMLERİNDE ONLARI ANIYORUZ
RIDVAN ÇONGUR (26.07.1932
Bilecik-13.03.2013 Ankara);
1959
yılında göreve başladığı TRT Ankara Radyosu başta olmak üzere radyo ve
TV’lerdeki tok, muntazam diksiyonu ile önce sesiyle tanıdık O’nu. 1962 de
Ankara Ü. İlahiyat Fakültesini bitiren Çongur, TRT’de sunuculuk, program
yapımcılığı, müdürlük, danışmanlık, başbakanlık müşavirliği dahil çeşitli
görevlerde bulunmuştur.
Bazı
üniversitelere bağlı iletişim fakültelerinde öğretim görevlisi olarak ders
vermiştir.
Araştırmacı
yazarlığı ile hazırladığı birçok biyografik esere de imza atan Çongur’un pek
çok yazısı ve şiiri ünlü dergilerde yayınlanmıştır.
Yayımlanmış yapıtlarından bazıları: Ses
( 2001 )2. baskı (2005 ),Özelleştirmede Aşırı Davranılmış mıdır? ( 1963
),Dil Tartışmaları ( 1964 ),Hukuk Dilinde Özleşme ( 1965 ),Söz Sanatı ve Güzel
Söz Söyleme( 1999 ),Dil ve Edebiyat Tartışmaları ( 2001), Anı olarak: Tevfik
İleri (1986), Remzi Oğuz Arık’a Armağan ( 1986 ),90. Yıldönümünde Remzi Oğuz Arık
( 1989 ),İlhan Geçer’ 50.Sanat Yılında (1989), Ahmet Tufan Şentürk (1997),
Doğan Kasaroğlu ( 1998 ), Adnan Öztrak (1999 ) Ahmet Kutsi Tecer ( 2001),Orhan
Şaik Gökyay ( I-II- III, Nail Tan ile birlikte ( 2002–2005 ), bunlardan başka
plak, ses kaseti, TV ve Video çalışmaları vardır. Son eseri de Mehmet Akif
Ersoy’u“Safahat”
Merhum H.Rıdvan Çongur ve yukarıda adı
geçerlerle birlikte cümlesine Allah’tan rahmet diliyor ve mekanı
cennet olsun diyoruz.
*
-
GALİP ERDEM
(10.03.1930-12.03.1007)
Rize-Fındıklı’da
doğan Galip Erdem, babasının memur olması dolayısıyla tahsilini değişik okullarda
yaptı. Baba Rasim bey Erzurum-Narman nahiye müdürü iken, o da
Erzurum’da
devam ettiği liseden 1949 da mezun oldu. 1953 de Ankara’da PTT de çalışmaya
başladı. Çeşitli resmi işlerde (bakan müşavirliği dahil) ve özel sektörde
çalışmalarını
sürdürdü. Bir yandan da okumaya devam ederek Ankara Hukuk Fak.’ni bitirdi.
Birçok
gazete ve dergideki yazılarıyla, iyi bir Türk milliyetçisi olarak öne çıktı.
Rahmetle anıyoruz.
10 Mart 2015 Salı
9 Mart 2015 Pazartesi
ABDULLAH ÇAĞRI ELGÜN MV.A.ADAYI OLDU
Yazar
arkadışımız
ABDULLAH
ÇAĞRI ELGÜN
Milletvekili
Aday Adayı oldu
İsmail KARA
Kayseri’nin yetiştirdiği güzide
evlatlarından eğitimci şair, yazar ve bürokrat Abdullah Çağrı Elgün, önümüzdeki
seçimler için milletvekili aday adayı oldu.
Şimdiye kadar 20 den fazla eseri
yayınlanan, radyo ve televizyon-larda yer alan bazı dizi ve belgesellere imza
atan Elgün, yaklaşık 15
STK
(Sivil toplum kuruluşu)’na da üyedir.
Sporla da yakınen ilgilenen yazar, üç
Uzakdoğu sporu dalında
yüksek
kuşak sahibi ve uzmandır.
Türk dünyasına büyük ilgi gösteren ve
yaptığı araştırmalarıyla da tanınan Elgün’e öğretim görevlisi olarak bir süre
çalıştığı Kazakistan Abay D.Üniversitesince Doçentlik payesi verilmiştir.
Özetle, Abdullah Çağrı Elgün kardeşim; çok
yetenekli ve aktif bir insan olarak bence de TBMM’de milletvekili olarak yer
almaya lâyık bir kişiliğe fazlasıyla sahiptir.
Çıktığı yolda kendisine başarılar
diliyorum.
8 Mart 2015 Pazar
7 Mart 2015 Cumartesi
T Ü R K K A D I N I (Dünya Kadınlar Günü)
TÜRK KADINI
---İsmail KARA---
Son yıllarda aile içi şiddetin ve kadına karşı yapılan zulmün artışı
karşısında, bir insan olarak çok üzülüyorum.
Zira şu en gelişmiş çağda insanın insana zulmü, hazmedilir türden değil…
Hayvanlara karşı yapılan eziyetlerin dünyaca kınandığı, hayvan haklarıyla
ilgili sivil toplum kuruluşlarının hızla çoğaldığı şu zamanda, insan haklarının
daha ziyade ön planda tutulması gerektiğine inanıyorum.
Özellikle Türk kadını için geçmişimize baktığımızda, bugünkünden çok
daha ileri konumda olduğumuzu söylersek, abartmış olmayız.
Türk kadınının sosyal ve siyasal boyutunu ele almak için öncelikle tarih
içerisindeki durumunu ve gelişim seyrini incelemek gerekir. Türklerin Orta
Asya’daki varlığından itibaren İslam dininin kabul edildiği 8. yüzyılın
ortalarına kadar olan dönemde, Türk kadını toplumsal konum bakımından büyük
ölçüde erkekle eşitti. Hun hakimiyetinin sürdüğü devirlerde devletin başı
hakan, eşi hatun ile birlikte devleti temsil ederlerdi. Türklerin ilk yazılı
belgeleri olan Orhun Kitabelerinde Türk kadınından saygı ile bahsedilir. Devlet
ve milletle ilgili önemli kararların alındığı kurultaylara hatunlar da katılır
ve etkili olurdu. Kadın erkekler gibi çok iyi ata biner ve kılıç kullanırdı.
Yine bu dönemde evli kadın kutsal sayılır, ona hakaret edenler şiddetle
cezalandırılırdı. Bilinen gelenek ve görenekler her yönüyle erkeklere denk
olduklarını ispatlamaktadır.
Kadınları hor görmeye,
aşağılamaya ve onlara çeşitli hakaretlerde bulunmaya, eza-cefa etmeye hiçbir
erkeğin hakkı yoktur ve de olamaz.
Bakınız Hz.Muhammed bir
hadisinde ne diyor; “Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir.
Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür”.
Kadınları hor gören kötü ve
aşağılık kimse olmayalım.
Kadın, aile içinde bir
öğretmendir, bir eğitimcidir. Zira milletimizin birer ferdi olan çocukları,
geleceğe onlar hazırlar. Bu itibarla Büyük Önder Atatürk de şöyle der;
“Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok kültürlü, daha fazla bilgili
olmaya mecburdurlar”. Öğretmen, nasıl bir saygınlığa sahip ise; kadınımız da
büyük bir saygınlığa sahiptir. Onları eğitimsiz ve geride bırakmaya da hiçbir
yönetimin, hiçbir şahsiyetin hakkı yoktur.
Kadınlarımıza önem verelim,
onların iyi yetişmesi, en azından aile içinde iyi bir eğitimci olmalarını
sağlamak için de azami gayreti gösterelim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)