ŞEREF
Şeref, son zamanların deyimiyle onur;
kaliteli insanların vazgeçemeyeceği, bir üstünlüğün ifadesidir. Bir gurur
kaynağıdır.
İnsanca yaşayanlar, yani insanî gereklere sadakatle
bağlı olanlar; yasalara, örf ve adetlere uygun hareket edenler, şeref (onur)
sahibidirler. Şöyle ki bu, içinde yaşanılan toplumca verilmiş gözle
görülmeyen-manevî bir madalyon ya da üstün hizmet beratı gibidir.
Adı hırsızlığa, yolsuzluğa, sahtekârlığına, sair kötü işlere karışanlar,
adli mercilerden (yani mahkemelerden) suçu sabit görülmekle ceza alanlar; söz
konusu bu manevî madalyon veya berattan mahrum kalırlar.
Halkımız arasında sık sık
tekrarlanan bir söylem vardır; “İnsan olan, şerefiyle yaşar”. Allah, hiç
kimseyi şerefsiz yaşatmasın, herkese güzel ahlâk nasip etsin!
Kötü yönleriyle tanınan insanlara kimse iyi gözle bakmaz.
Toplum içinde yaşayan herkes, iyi yönleriyle, iyilikleriyle anılsın
isteriz.
Fakat, yalnız ülkemizde değil, tüm dünyada insanî değerler (ahlâk),
tekniğe paralel gelişeceği yerde; giderek erozyana, yani çöküntüye uğruyor. Dolayısıyla
şerefi kaybediyoruz. Bunu ben değil, uzmanlar söylüyor.
Yazımı fazla uzatmadan, “Şerefe Sesleniş” şiirimle
bitiriyorum.
Suçumuz var, bizden
kaçma,
Neler yaptık
çok da saçma,
Kalbimizde
yara açma,
Kaçma
bizden, kaçma Şeref!
--- Gel de
yine barışalım,
--- Her
alanda yarışalım.
Kaz yerine
koyduk seni,
Her fırsatta yolduk seni,
İçimizden
kovduk seni,
Kaçma
bizden, kaçma Şeref!
--- Gel de
yine barışalım,
--- Her
alanda yarışalım.
Yılmadan
ger, sen alnını,
Bırakma
hiç nişanını,
Şu kaçmanın
zamanı mı?
Kaçma
bizden, kaçma Şeref!
--- Gel de yine barışalım,
--- Her
alanda yarışalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder