YALAKALIK
İsmail
KARA
Yalakalık, her dönemde geçer akçe gibidir.
Fakat, son yıllarda daha fazla değer kazanmıştır.
İnsanlar yalakalık sayesinde pek çok işini
daha rahat gördürebilir. Merdivenleri daha rahat çıkabilir, tepelere doğru daha
rahat tırmanabilir.
Bazı insanlar ise, onun değerini
diğerlerine göre fazlasıyla takdir eden ve bilen kişiler olarak; yalakalıktan
daha çok yararlanmaya çalışırlar.
Başta devlet kurumları olmak üzere bazı
yerlerde bir kısım kişiler hiç yeterli olmadıkları halde, yalakalık sayesinde
üst makamlara gelir ve terfi üstüne terfi ederler.
Yalakalığın bir başka adı da “yağcılık” dır.
Çocukken sokaklarda bağrışırdık; “Yağ
satarım, bal satarım! Ustam ölmüş ben satarım!”. Oysa, yağcılığın ustaları
hiçbir zaman ölmez. Bir usta ölmeden, yerine geçecek onlarca usta yetiştirir.
Eskiden kamu kurum ve kuruluşlarında görev
yapanların siyasî görüş ve düşünceleri, başkaları tarafından pek bilinmezdi.
Şimdi neredeyse her görevlinin siyasî tutumu, herkesçe bilinir hale geldi.
Çoğunlukla iktidar partisi sempatizanı gibi görünmeye çalışıyorlar. Çünkü, aksi
halde hezimete uğramak da var. Başka yerlere sürülme, terfi edemeyip yerinde
sayma vb. gibi… Adam ne yapsın? “Yalakalık” adlı şiirimi de okuyalım bu arada…
Duman
olur işin senin,
Edemezsen yalakalık.
Küser gider eşin senin,
Edemezsen yalakalık.
*
Başımızın tek tacıdır,
Çoğu derdin ilacıdır,
Sonra halin pek acıdır,
Edemezsen yalakalık.
*
Sussan boşa, coşsan boşa,
Yalaka ol, güzel yaşa!
Vurma sakın başı taşa,
Edemezsen yalakalık.
*
Aşık söyler doğru sözü,
Budur aslı, işin özü,
Şişirirler bir gün gözü,
Edemezsen yalakalık.