ORMAN YANGINLARI
İsmail KARA
Ülkemizde her yıl hektarlarca ormanımız
çıkan yangınlarla yok oluyor. Başka bir deyişle aziz vatanın akciğerleri iflas
ediyor.
Her
yıl nisan ve mayıs aylarına geldiğimizde, bir hüzün kaplıyor içimi ve kara kara
düşünmeye başlıyorum; acaba bu yıl ne kadar ağacımız yanacak diye…
Yalnız kendi ülkemizde değil, dünyanın
neresinde olursa olsun, orman yangını haberlerini duyduğum zaman, tüylerim
diken diken olmakta, renkten renge girmekteyim. Hatta çoğu kez gözlerimden
yaşlar dökülüyor, yüreğimden adeta bir yerler sökülüyor.
Orman doğanın en güzel süsü, en verimli
bitki örtüsüdür. Bulunduğu yerlere bereket, yağmura, toprağa harekettir. Onu
kasten, ya da ihmalle yakmak; vatana, dünyaya, insanlığa ihanettir. İhaneti bir
yana bırakın, cinayettir.
Ormanlar, hatta tüm ağaçlar milletin
ortak malıdır. Bizlere emanettir. Milli geleneklerimize göre, herkes kendi
varlıklarından ziyade emanetlere daha iyi sahip çıkar, daha iyi korur. Fakat,
son zamanlarda bunu görmek zor.
Nisan ayı bitiyor, mayısla biraz daha
sıcak günler başlıyor. Benim kafamda bir telaş, aldı başını gidiyor. Acaba bu
yıl da ormanlarım yanacak mı? Allah’a dua ediyorum; onlar yanmasın ve beddua
ediyorum, orman yakan onmasın!
Kapımız ve eşiği ağaçtan... Kalemimiz,
kitabımız, defterimiz ağaçtan. Çoğunlukla evimizin tavanı, tabanı, penceresi
ağaçtan… Her yanımızda ağacın eseri var. Ormansız, ağaçsız her yer insanlara
dar. Ağaca, ormana her zaman muhtacız. Onlar bize yar.
Ormanlarımız, vatanın sadece akciğerleri
değil, aynı zamanda kalbidir. İnsanlar nasıl akciğersiz, kalpsiz yaşayamazsa;
vatan da, ağaçsız, ormansız olamaz, yaşayamaz. Ormansız, ağaçsız bir ülke çöl
olur. Onlar çoğalıp gürleştikçe her yer gül olur.
Ormanlarımız böylesine yok olmaya devam
ederse, gelecekte çocuklarımız, ecdatlarına lanet okuyacak ve onları belki de
şöyle yâd edeceklerdir;
Ormanlarını yakan
Bir ırkın ahvadıyız.
Bizi çöllere atan
Atalar evladıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder